Bir Ruhun Hikayesi":Dorian Gray'in Portresi
“İnsanın kötü huylarıyla erdemleri,sanatçı için bir sanat hammaddesidir.”
Dorian Gray saf ve yakışıklıdır Basil Hallward’a sanatı için modellik rolünü üstlenirken;ressamın eşcinsel hayranlığını kazanacak,hatta tapınılacak kadar bir güzellik temsilidir.Ama kendi portresi ve şeytanın avukatı rolünü üstlenmiş Lord Henry saflığının ırzına geçer.Gençlik ve güzelliktir bu dünyadaki tek erdem onun için artık;günah ve kötülük ise zevkin çekim gücüyle hayatının anlamına dönüşüverir.
“Hissedilerek çizilmiş her portre ressamın bir portresidir,modelin değil.Modelin orada bulunması yalnızca resmin yapılmasına yol açan rastlantı,bahanedir.Ressamın gözler önüne serdiği kişi o değildir;tersine,renkli tuvalin üzerinde açılanan,ressamın kendi kişiliğidir.”
Dorian Gray de onu tuvale aktaran ressam için,yalnızca onu yaratıcılığa iten bir güdüdür.Dorian Gray içinse ihtiyarlaşıp çirkinleştiğinde sonsuza dek genç kalacak bir aynadır ve Gray ruhunu bile satmaya razıdır o resimle yer değiştirebilmek için.Keşke sonsuza kadar genç kalacak olan o olsaydı…
Resmine odaklanan,sonsuz gençlik karşısında ruhun satan ve sonucu olarak portreye her baktığında ruhunun ölmüş olamasından korkan bir Dorian Gray’e dönüşür zamanla.Vicdanını yansıtan portre her günahıyla,şeytanın ayak seslerine uydurduğu her melodiyle daha da çirkinleşir.Günahın alçaltıcı etkisinin bir simgesidir artık.Sahibinin günahlarının.Ve bir odaya kilitlenir resim,bekaretini kaybetmiş bir sanat eseri olarak.Onu tek gören yaratıcısı ise öldürülür Dorian tarafından.Bir kadın intihara sürüklenir sevdiği erkek Dorian tarafından.Artık o emsalsiz güzellik,Londra sokaklarının en karanlık sohbetlerinin nesnesi olmuştur.Ahlaksız,ama hala yakışıklı kalabilen Dorian Gray.Hayat onun için sanatların en yücesidir.
“Sanatın aynasında yansıyan,aslında yaşam değil seyircidir.”
“İyi sanatçılar yalnızca ürünlerinde var olurlar,bunun sonucu olarak da kişilikleri silik kalır.”
Basıldığı 1891 yılında ahlaksızlığı yücelttiği sebep gösterilerek büyük tepki çeken,Dorian Gray’in Portresi,Oscar Wilde’in ruhun hikayesi olarak özetlediği tek romanıdır.Wilde’ın eşcinsel ruhunu yansıtmadığını inkar edemesek de şunu söyleyebilirim ki toplumun aykırı saydığı bir kitabın aslında nasıl da o toplumun ayıplarını en şahane biçimde yansıttığını açıklar bize.İngiltere’nin sahne dışında oynanan tiyatro sahneleri,erkeklerin ve kadınların yaşam standartları,tiyatro da portakal yemeye zorlanan alt tabaka insanlarıyla aslında geçmişi dikizleyebilen bir dürbündür bu roman.
Aslında kötü giden bir provadır hayat ve Dorian Gray gibi bir an gelir, kendi canımıza kıydığımız fark etmeden sonlandırırız hayattan bir şeyleri.Gerçek şeklimizi gizlemek adına günahın zehrini içeriz ve bu kitap gibi sonu ölümcül olur…
LİGEİGA88 YAZISI..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.