Translate

7 Ağustos 2013 Çarşamba

"NASTASYA FİLİPOVNA" MI?/"AGLAYA IVANOVNA" MISINIZ?

nastasya filipovna;

"biliyorsun ki, şimdi nastasya filipovna seni belki herkesten cok seviyor. hatta diyebilirim ki sana ne kadar fazla işkence ederse, o kadar fazla seviyor. sana bunu söylemiyor. fakat anlamasını bilmek gerekir. peki nicin seninle evlenmek istiyor? onu bir gün sana söyleyecek. bazı kadınlar vardır, bu şekilde sevilmek isterler... işte o da bunlardan. huyun ve aşkın onu etkilemiş olmalı! biliyor musun ki bir kadın, bir erkeğe canice işkence etmek kudretine sahiptir. hiç bir vicdan azabı duymadan onu gülünç duruma sokabilir. onun için sana baktıgı her seferinde 'şimdi onu ölüm ve hırsla acılara sokuyorum, buna karşılık, ileride bunu aşkımla ödeyeceğim' diye düşünür."



Aglaya Ivanovna Vepancin;


"..nastasya filipovna'ya benzer ama aglaya bambaskadır. o da prensle dalga geçer. sessiz bir karakterdir. herkesin prensi budala yerine koyuşuna gerekirse insanlar icinde bagırarak karşı çıkar. prensin saflıgı, temizliği onu kendine cekmistir. zaten ilk yepancin'lerin evine girdiği zaman prensi sürekli terslemesi onun hakkında hep kötü düşünmesi böyle kızların ortak noktasıdır. bazı kadınlar güvenlerinin yıkılmasından korkarlar, bu yüzden yanılmış olmamak icin o kadar ince bir elekten süzerler ki, yanıldıklarında sasırmıs olmak istemezler. aglaya da tam böyle bir karakterdir. prensi tanımak icin sonuna kadar tersine gitmistir."


Bu 2 karakter de prens miskin'e gönlünü vermistir. hatta nastasya öylesine bir bağlılık duyuyodur ki rogojin'le evlenmesi icin aglaya'ya sürekli mektup yollar. prensin aglaya'ya varmasını ister. ister ki kendisi de prensin tamamen bu dünyadan kayboldugunu bilsin ve yolunu cizsin. roman da fazla değinilmemis ama bu tip kadınların tutkusu ulaşamadıklarında sevdiklerinin ölümünü bile isteyecek düzeydedir. bu iki karakter mevki-statü vs dinlemez. bunun sebebi toplum tarafından dayatılmıs kuralları-dogruları kişilikleri dogrultusunda reddetmektir. onları baskı altına alamazsınız, onlar özgür ruhludurlar. sevmeleri, nefretleri, yaşadıkları duyguları hep cok fazla yaşarlar. ama güçlü olmak isterler, güçlü görünmek isterler. bu yüzden kırıldıklarında içlerinde kırılırlar, dışarıya belli etmezler. ama bir kere kalbini kıracak bir şey yaşarsa - ki hele bu prens gibi "farklı" gördüğü bir insan tarafından kalbi kırılırsa bir daha düzelmezler. romanda da nastasya filipovna-aglaya ve prens 3 lüsü arasında geçen diyalogda nastasya'nın aglaya'ya; 

-"prens beni deli gibi seviyor, istediğim zaman istediğim yere gelir" demesinden sonra aglaya'nın onay almak icin prens'e baktiğinde prensin bir kaç saniye duraklaması bile aglaya icin her şeyin bitmesi demektir. aglaya gibiler böyledir..BENİM GİBİLER DE ÖYLEDİR..bir saniyelik bir tereddüt anı bile her şeyi bitirebilir..ki bitirmiştir..!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.