Translate

7 Ağustos 2013 Çarşamba

OPHELIA


"...ne aptalmışım da bir köylü kızı kadar özgür ve bir kralın kızı kadar değerli olduğumu düşünmüşüm! ormanın derinliklerine baktım ve 'bu ilişkinin kaderi kötü yazılmış.ne sana, ne de bana faydası olacak,' dedim acı içinde.

hamlet'in içini çektiğini duydum. yoksa duraksayan ateşin üstüne mi üflemişti? arkamda durup omuzlarıma dokunduğunu hissettim. beni kendisine çevirdi ve yüz yüze geldiğimizde sıcacık öptü.dudaklarının dokunuşu korkularımı silip götürüyordu adeta.."elsinore"'un hamlet için, tıpkı benim için olduğu gibi, altın yaldızlı bir kafes olduğunu anladım.

'bu ormanda ve kulübelerde kıskanç gözler, eleştiren diller, dedikodu veya yalan yok,' dedim. 'öyleyse bırak, hep burada kalalım ve birbirimize sadece basit gerçekleri söyleyelim.' isteğimin işe yaramayacağını bilerek yanağımı hamlet'in ceketinin sert, gösterişsiz omzuna dayadım."



*baştan sona ölümü içeren ve hemen hemen bütün karakterlerin öldüğü eserde, ölümün en çok yakıştığı karakterdir ophelia. Sulara kendini bırakan ophelia'yı, okuyan sanki "ırmağın üzerine narin, ürkek ve yeni koparılmış bir orkide bırakılmış, su onu öylece alıp götürür, gibi hisseder.

*ophelia tüm kült karakterler gibi oyundaki sahnesinden öte bir görev üstlenmiş ve shakespeare döneminden sonra batı kültüründe "nehirde ölü yatan kadın figürünün" metaforu olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.