Translate

9 Ağustos 2013 Cuma

ATLARI DA VURURLAR..

Kime sorsanız benim T.V ile pek ilgim yok diyor.Herkes belgesel seyrediyor çünkü..herkes eğitici, bilgi verici paylaşımların peşinde...elbette öyledir..Aslında bir bakımdan haklılar da..TRT'nin siyah_beyaz ve tek kanallı olduğu dönemlerde bile -belki de Cem İpek'in TRT müdürü olması hasebiyle-  şu an var olan tüm kanalların hepsinden daha doyurucu, daha eğlendirici bir yayın akışı vardı. Şimdi baktığımızda ise yüzlerce kanala rağmen, dizi enflasyonundan, yarışma çığırtkanlıklarından başka bir şey izlemek zor. Kendi adıma CNBC-e dizileri , bir kaç yarışma programı, bir kaç aktüalite programı dışında beni de ekrana çeken bir şey yok. Aslında konumuz bu da değil. Andy'nin dediği gibi : "Bir gün herkes 15 dakikalığına bile olsa ünlü olacak" sözünü doğrulamak ve yaşamak istercesine yarışma programlarında gururlarını, onurlarını, kişiliklerini hiçe sayanlar. Bilgi yarışmaları istisna, para veya başka nitelikli bir ödül uğruna insan olmanın doğasına ve omurgasına uymayan davranışları gördükçe ben utanıyorum..Bu gördüklerim sadece beni mi huzursuz kılıyor bilmiyorum. Aklıma hemen ,Sydney Pollack tarafından filme de uyarlanan Horace McCoy'un "atları da vururlar oyunu" geliyor..Oyunda bir gün ünlü bir aktris olmanın hayalini kuran Gloria ile Hollywood’ta yaşayan ve yönetmen olma çabaları başarısızlıkla sonuçlanan Robert’ın yolları kesişir. İkisi de umutsuz durumda olan bu iki genç, dans maratonuna katılmaya karar verirler. Çiftlerin kazanmak için durmaksızın dans etmesi gerektiği bu insanlık dışı yarışmada, Gloria ve Robert ne olursa olsun ümitsizlikle dolu hayatlarında son bir umut olarak sarıldıkları bu yarışmadan vazgeçmeyecekler ve yarışmanın bütün acımasızlığına rağmen ayakta kalmaya çalışırlar..Bu çiftin bir amaç uğruna katıldıkları ölesiye dans, son şans oyunu, beraberinde kendilerine duyduğum saygıyı da getiriyor..ama ya bizim TV' lerimizde sergilenen rezilliklerin mümessillerinin gerçekten böyle ulvi amaçları idealleri midir onları bu noktaya getiren..?Hiç sanmıyorum..atlar bacaklarını kırdıklarında daha fazla acı çekmelerini önlemek için vururlar..bu insanları ise insan olmanın onurunu taşıyamadıkları için vurmasalar bile "eşekler adasına" götürüp bıraksalar yeridir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.