17 yüzyılda Boston’ında tam olarak Puritan zamanında geçer hikaye. Hester Prynne boynunda kırmızı bir A harfi taşımak zorunda kalan günahkar bir kadındır. Küçük bebeği ve kendisi yasak bir aşkın meyvesi ve sahibidirler. Kocası uzaklardayken kocasını aldattığı için bu A harfini bir ceza olarak taşımak zorundadır. Bu sayede herkes onun bir günahkar olduğunu bilecek ve kimse onunla konuşmayacaktır. Aynı zamanda onun bu günahını daima hatırlaması ve her seferinden daha çok acı çekmesi istenir. Arthur Dimmesdale, Hester’in aşığıdır. Aralarında garip bir bağ vardır. Hem birbirlerine karşı bir tutku duyarlar hem de Arthur’un rahip olması dolayısı ile taşıdıkları büyük günahın varlığına inanırlar. Hester’in uzaklara giden ve binbir hinlik ile geri dönen kocası Chillingworth ise vücuden ve zihnen kötü durumdadır. Aksak bir bacağı ve kamburu vardır. Aynı zamanda içindeki çirkinlik neredeyse yüzüne vurmuştur. Hikaye bu üç önemli karakterin ve aslına bakarsanız küçük olmasına rağmen en büyük rollerden birisini üstlenen Pearl’ün etrafında geçer.
Hester, boynunda “adultry” yani zina’nın a’sını taşımak zorunda olan bir kadındır. Puritan ahlakına göre kabul edilmesi imkansız bir annedir. Onlara göre Hester Pearl için hiçbir zaman iyi bir anne olamayacaktır. Pearl’ün garip ve doğaya yakın tavrının da bu anne olamayıştan geldiğine inanırlar. Anlatıcı her ne kadar Hester’e karşı duruyor gibi görünse de, film boyunca onun başı dik tavrını sevdiğini ve ondan kolayca vazgeçmeyeceğini anlarız.Toplumun tüm yargılarına ve dayatmalarına rağmen Hester karakter ve kişilik sahibi bir kadındır. İşlediği günahın sonuçlarına açık yüreklilikle katlanacaktır. Boynunda A harfinin çıkarılmasına izin verildiği zamanda bile onu çıkarmayı reddeder çünkü A harfi ile bütünleşmiştir. Çevresinde olan bitene eleştiren gözlerle bakabilir ve onlara karşı koyabilir.
Dimmesdale, hem aşık hem rahiptir. Gidip gelen bir psikolojisi vardır. Pearl’ü çok sever ve Hester’e daima yardım etmek ister. Ayrıca onun da kimsenin görmediği fakat kendisinin gördüğü ve kabul ettiği bir A harfi vardır göğsünde. Verdiği vaazlar ile meşhurdur. Yüreğindeki ve sözlerindeki bu doluluk Hester’e olan aşkı ile doğru orantılıdır.Kişisel olarak filmde beni en çok etkileyen sahne rahibin sevdiği kadına verdiği sözü tutabilmek adına dayandığı suskunluk, ellerini kütüğe vura vura kanattığı sahne olmuştu. Hester'i kurtarmak için canını vermeye hazır olan rahip "susmak" zorunda kalmanın acısıyla tükenirken bu asalet, onur, şövalyelik ruhu ve "söz"e atfedilen kutsallık gözümü kamaştırmıştı..
*Demi Moore'un ses tonu, rengi tahammül edilmez...ama yine de film hatırına çekilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.