*İrlanda asıllı bir yazar, akademisyen ve teorisyenmiş kendileri. En çok marksist edebiyat kuramı ile tanınmış. Benim yazım dili hakkında düşüncelerimse şöyle; Dağınık, ironik hatta zaman zaman alaycı (Schopenhauer'u Nemrut diye nitelendirmesi mesela ama pesimistlerin ve nihilistlerin babası için çok güzel bir tanımlama olmuş bence) ,çok kolay anlaşılır buldum."Hayatın anlamı" 4 bölümden oluşuyor.Aristoteles, Arthur Schopenhauer, Nietzsche, Ludwig Wittgenstein, Marx, Freud, Shakespeare ve diğer isimlerin ışığında hayatın anlamını sorguluyor. Dağınık bir yazım dili dememin nedeni de biraz da bu. Çok fazla isim, çok fazla görüş, alıntı ve oradan oraya geçiş var.Örneğin Ferud için hayatın anlamından (ki ölüm ) Hegel için anlamına (görkemli bir tasarımın parçası) , oradan da Wittgenstein'a (ayatın anlamı diye bir şey varsa bu “ne bir giz ne de çözüm” olabilir. ) geçiyor. (Bu arada kitapta en çok Wittgenstein var.) Bir yerde geçen soru kafamda takıldı kaldı. “Peki ya hayatın bir anlamı varsa ama onu bilmemek bizim için daha uygunsa? Hayatın anlamını bulmayı, gerçekleştirmeye değer bir şey gibi düşünmeye eğilimliyiz, ama ya bu bir hataysa? Veya gerçek, bizi taşlaştıran bir ucubeden başka bir şey değilse?" diye soruyor ..sanırım benim de tam düşündüğüm bu.En sonunda benim "Hyatın Anlamı"ndan çıkarımım şu son cümleleri gibi oldu:"Hayatın anlamı belki peşine düşülen bir amaç ya da dibi taranan bir gerçeklik yığını değil, yaşamak ediminin ta kendisinde ya da belli bir yaşam tarzında dile gelen şeydir. Sonuçta bir anlatının anlamı, onun yalnızca sonu ya da gayesi değil anlatının kendi sürecidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.