“Aynı yolculuğun ikinci kez tekrar edilemeyeceğini, her yolculuktan sonra yürüyenin de artık değişmiş olduğunu bildiğimiz halde...”
Ali Avcil, Yenigiden dönerken.
*
Tuhaf bir rastlantı şimdi Haruki Murakami 'nin; "Sınırın güneyinde güneşin batısında" kitabını okuyorum. (Sanırım çeviri aslından değil ingilizceden yapılmış biraz farklı geldi bana.) Kitapta "SİBİRYA HİSTERİSİ" diye bir tanımlama var. Sibirya’da yaşayan çiftçiler, sibirya tundrasında aralıksız her gün tarlalarını sürerlermiş, görünürde hiçbir şey yok. kuzeyde ufuk, doğuda ufuk, güneyde, batıda, hepsinde aynı şey. her sabah güneş doğduğunda tarlaya çalışmaya gidiyorlar. ve bu döngü yıllarca böyle devam edermiş...Sonra içinde bir şey olurmuş bu çiftçilerin birinin ve birdenbire sabanını bir kenara atıp kafası boş bir şekilde batıya doğru yürümeye başlarmış güneşin batısındaki bir yerlere doğru. takıntılı biri gibi ara vermeden, yemeden, içmeden, yere yığılıp ölene kadar yürümeye devam edermiş..işte buna sibirya histerisi deniyormuş.bitmek gibi bir gitmek..ve bazen durduk yere, planlamadan, öylesine elimdeki her şeyi bırakıp gitmek istediğim türden..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.