*Canım Dickens'ım için ise Zweig:"Hiçbir yazar ve halk arasında böyle bir bağ kurulmamıştır" diyor ve devamında "Chereby Kardeşler'in hikayesini okuduklarında zengin insanlar düşüncelere dalmışlar, vakıflar kurmuşlardır, taş kalpliler yumuşamıştır, Oliver Twist yayımlandığında sokak çocukları daha fazla sadaka almıştır, hükümet düşkünler evlerini iyileştirmiş ve özel okulları denetim altına almıştır. İngiltere'deki merhamet ve iyilik Dickens sayesinde güçlenmiş, sayısız yoksul ve mutsuzun kaderi değişmiştir." diye ekliyor. O yaşarken O'nun sesinden canlı kitap okumalarının yapıldığı salonlara halk akın edermiş..Walter Scott’un ününü, Thackeray’ın dehasını gölgede bırakmış Dickens yaşamını yitirdiğinde Londra’yı âdeta bir savaş kaybedilmiş gibi derin bir keder sarmış. Onu İngiltere’nin Panteonu Westminster Abbey Kilisesi”ne, Shakespeare ile Fielding’in arasına defnettiklerinde, binlerce seveni akın etmiş ve mezar, günlerce çiçek ve çelenk yağmuruna tutulmuş."O kahramanlarını, alınyazılarını başka şairlerin hiçbir şey fark etmeden geçip gittikleri baliyölerin dar sokaklarında aradı." diyen Zweig başka bir yerde ; "İngiltere’deki her sanatçının, her gerçek şairin içindeki İngilizlikle mücadele etmiştir” diyor.Bu çok ilginç geldi.(İngiltere , o zamanlar ,1848 'te Avrupa 'nın sanırım devrim yapılmamış tek ülkesiydi.) Yine Zweig, Shakespeare cesur, kahraman İngiltere’nin yeniden doğuşuyken, Dickens sadece burjuvazinin sembolüdür diye belirtmiş. Sanırım bölümün sonunda yer alan şu paragraf Dickens hakkındaki düşüncesinin en çarpıcı noktası:"Dickens çağına yenik düşmüştür ,kaderi bana daima Gulliver 'in Liliput 'larla olan maceralarını hatırlatır.." Ama ben kimin söylediğini şu an hatırlamadığım "Dickens İngiltere'nin şiiridir ." sözüne tüm yüreğimle katılıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.