*Tolstoy ve Dostoyevski yi karşılaştırmasında:"Tolstoy sağlığına ne kadar çok şey borçlu ise, Dostoyevski’nin dehası da hastalığına, bu lanetli yazgısına o kadar borçludur.Tolstoy’un hayatı didaktiktir, bir okul kitabı, bir risaledir; Dostoyevski’ninki ise bir sanat eseri, bir trajedi, bir kaderdir” diyor.(Bir başka kıyaslama ise Shakespeare ile dir. Ona göre Shakespeare, insanlığı tanıma konusunda ondan çok daha üstündür. Shakespeare dünyayı etiyle, tırnağıyla bedeniyle yaratırken, Dostoyevski ruhuyla yaratmıştır.
**Bir yerde yaptığı metafor da Zweig'a göre Dostoyevski’nin tüm zamanlar içindeki hakiki kardeşi Hollandalı ressam ve baskı ustası Rembrandt’tır. Zira ikisi de zor, yoksul, hor görülen, dünyadan dışlanmış bir hayattan gelmişler ve paranın uşakları tarafından insanlığın en dipsiz uçurumlarına itilmişlerdir.
***"Gogol Ölü canlar 'dan sonra edebiyatı bir yana bırakır ve mistizme yönelir . Tolstoy altmış yaşında sanatı lanetler ,hem kendi sanatını hem yabancılarınkini , iyiliğin ve adaletin peşinde Protestan olur ; Gorki şöhretinden feragat ederek devrimin vaizi olur. Dostoyevski son saatine kadar kalemini bırakmaz; ama yarattıkları , dar anlamda dünyevi sanat eserleri olmaktan çok uzaktır , üçüncü Krallık 'ın kutsal kitabı , yeni Rus dünyasının bir mitidir, mahşere dair bir tebliğ gibi karanlıktır ve bilmecelerle doludur."
****Dostoyevski ' nin kahramanları ,içelerindeki temiz insanı doğurduktan sonra ancak gerçek topluma girerler.Balzac ' ta kahraman toplumu dize getirmişse zafer kazanır , Dickens 'ta sosyal sınıfa , burjuva yaşama ,aileye , mesleğine, huzur içinde uyum sağladığı zaman .Dickens'ın kahramanları söz konusu olduğu zaman resimler, Dostoyevski'nin veya Balzac'ın kahramanları söz konusu olduğu zaman ise musiki gelir aklımıza; çünkü Dostoyevski ve Balzac sezgi ile yaratırlar, Dickens ise yalnızca taklitle; onlar ruhun gözü ile yarattığı halde, Dickens bedenin gözü ile yaratmaktadır.
*****Kitaptan aktarılacak çok şey var ama sonu gelmez :)))Sanırım Zweig'ın kitabının önsözünü bitirdiği cümlelerle bitirmeliyim ben de : “Biri Fransız, biri İngiliz, biri Rus olan bu üç büyük isme Almanya’dan da romancı sözcüğüne layık gördüğüm yüksek anlamıyla epik bir dünya yaratıcısı eklemek isterdim. Fakat ne günümüzde ne de geçmişte bu düzeyde bir isim bulabildim. Belki de bu kitabın anlamı, gelecek için bunu istemek ve henüz uzaktaki o günleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.