Translate

27 Aralık 2018 Perşembe

"Birden serçelerle indi yağmur.." Melih Cevdet Anday


"Tatlı gülüş pek yaraşır, gözlerin ömre bedel Ah ne güzel ne güzel seni sevmek ah ne güzel ne güzel.."


BEN YARGICIM/I AM A JUDGE

"Ben yargıcım. Ancak vicdanıma bağlanırım, aklımın gösterdiği yolda yürürüm. Şu ya da bu konuda kimseye söz veremem. Bu, görevime aykırı düşer. Yalnız mahkemede konuşmak, başka her yerde susmak zorundayım. Artık sizleri tanımıyorum. Ben şimdi bir yargıcım; ne dostum ne de düşmanım var..."

Tanrılar susamışlardı / Anatole France


*Michelet, "Fransız İhtilâli tarihi"nde:"Biz aslında giyotin devrimi yaptık" der ya işte Anatole France bu sözün kitabını "Les dieux ont soif" ile yazmış. İhtilale bir de başka pencereden bakmış. Kendi evlatlarını yiyen bir devrimi ve evi yapan balta, inşaat bittiğinde nasıl dışarıda kalırı anlıyoruz. Robespierre burjuva sınıfının tam egemenliğini kurabilmesi için acımasız davranmanın gerekliliğine inanmış ve eşitlik, özgürlük, kardeşlik (!!!) başlığı altında yapılan bu savaşta bu kadar kan dökülmesini bu düşünceye bağlayarak meşru kılmaya çalışmış. Çok fazla dip not vardı benim okuduğum çeviride, akıştan sık sık kopmama neden oldu. Ama kurgu olmadığını bildiğiniz ve tarihi gerçeklere bağlı kalınarak, objektif olduğunu hissettiğiniz bir kalem ile ihtilali okumak ilginç bir deneyimdi...ve İhtilal Mahkemesi Üyeliği yapan ve kendini tamamen cumhuriyete adamış,dürüst bir kişiliğe sahip olan Evariste..unutulmaz bir profil olarak kalacak aklımda..

Mexican Standoff” /Meksika açmazı

Hepimiz kazanmak zorundayız, zorundaydım."
"Öyle," dedi Tom. "Ama keşke başkasının kaybetmesine yol açmadan kazanmanın bir yolunu bulsaydın."

John Steinbeck/Gazap Üzümleri

*
Mexican Standoff” /Meksika açmazı ya da meksika çıkmazını filmlerde çok sık görürüz. Etimolojik kökenine bakarsak Avustralya kökenli ama asıl 19 Mart 1876 / Meksika – Amerika Savaşı sırasında anlatılagelen kısa bir öyküde, meksikalı bir haydutlar ve Amerikalılar arasında gerçekleşen bir olaydan adını alır.Soğuk Savaş zamanında Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında gerçekleşen Küba Füze Krizi’nde (1962) sıklıkla dile getirilen bir deyim olmuştur. Zira, iki büyük devletin nükleer silahlarını birbirine doğrultması, yalnızca bu ülkeleri değil, dünyanın büyük bir kısmını ortadan kaldıracağı için, durum bir çıkmaza girmiştir. Meksika açmazı dediğimiz sahne ise şudur; 2'den fazla silahlı kişi silahları birbirlerine doğrulturlar. Karşılıklı iki kişi karşılıklı düello’ya tutuştuğunda hissedilen gerginlik, meksika açmazının yanında hiçtir. Herkes aynı anda hem silahla birini tehdit etmekte, hem de başka birisi tarafından tehdit edilmektedir. Bu durumda meksika açmazı oluşur, kimse ne silahı bırakabilir ne de ateş edebilir. her atışın isabetli olması ve vurulan kişinin tekrar atış yapamaması ön koşuluyla herhangi biri ateş ederse silahını en son ateşleyen kişi hariç herkes ölecektir.Şu an olan her şey de başka bir meksika çıkmazı..Amin Maalof'un Semerkant'ta dediği gibi:" Kendimizi savunmak için öldürüyor, ama insanları ikna etmek, kazanmak için ölüyoruz. "

"Out beyond ideas of wrongdoing and rightdoing, there is a field. I'll meet you there/ Doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yer var, seninle orada buluşacağız.." Mevlana


MECNUN HALİ..

"Mecnun’un hali bir çeşit görmezlik halidir. ‘Kimsin?’ derler ‘Leyla’yım der, ‘Nereye?’ derler ‘Leyla’ya’ der, ‘nereden’ derler, ‘Leyla’dan’ der. İşte o vakit benlikten çıkıp gider insanoğlu. Leyla’ya bakar, Leyla’ya uyanır, Leyla’ya yürür...”

Tarık Tufan/ Hayal Meyal


DOĞRU KELİMELER..

"İnsan bazen doğru kelimeleri, doğru cümleleri bulabildiğini zannediyor, henüz yaşanmamış anlara ilişkin. Oysa yaşanan an kendi sözlerini dayatıveriyor insana..."

Tarık Tufan/Hayal meyal