Translate

16 Eylül 2018 Pazar

Hayat tıpkı bir balıkçının dediği gibi; Rastgele!..

MÜKEMMELSİN

"Olduğun halinle mükemmelsin"

"Sen istersen mümkün’ 'Fark yaratabilirsin’ 'Vazgeçmezsen elbet olur’ 'Olduğun halinle mükemmelsin’.." Puduhepa'nın Şarkısı”- Banu Kanıbelli

Olduğun halinle mükemmelsin’..

14 Eylül 2018 Cuma

Dünyanın sesini kıstım. İçimden geçen şarkıları dinliyorum.." Buket Düzgen..


ve yalnız kendine, yalnız kendine, yalnız kendine..". César Vallejo

*"..Çoğuna inan, içinden birine değil;
vadiye inan, akan suya değil;
ve yalnız kendine, yalnız kendine, yalnız kendine.

Pencereye inan, kapıya değil;
anneye inan, ama dokuz aya değil;
kadere inan, iyi zara değil,
ve yalnız kendine, yalnız kendine, yalnız kendine.
Dürbüne inan, göze değil;
merdivene inan, asla basamağa değil;
kanatlara inan, kuşa değil
ve yalnız kendine, yalnız kendine, yalnız kendine..."

César Vallejo

SANAT

"Bakılan yerde, yalnızca var olanı görmek; antisanatsal, yavan bir ruha sahip kişilere özgü bir şeydir."
Friedrich Nietzsche,

*
Nasıl böyle bilge olabiliyorsun?” diye sordu ona biri. Baudolino da, “Çünkü saklanıyorum” diye yanıt verdi.
“Nasıl saklanıyorsun?”
Baudolino ona elini uzattı ve avucunu gösterdi. “Karşında ne görüyorsun?” diye sordu. “Bir el” dedi adam.

“Gördün mü, saklanmasını iyi biliyorum” dedi Baudolino.

Umberto Eco, Baudolino

İbrahim olmak..

"Ateş yakacak bir şey bulamayacak sende: işte İbrahim olmak bu.."
Yitik Cennet/ Sezai Karakoç

İnsan Neyle Yaşar_

“Tanrı’yı seviyorum” deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır.
Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrı’yı sevemez."
(İnsan Neyle Yaşar/Yuhanna 4:16 )
Tolstoy

"Ve başını kaç defa aynı yastığa koysan da, kaldığı yerden devam etmeyecek rüya!..." Umut Akbaş


Sokrates şöyle derdi; "Kendini kendinle tanı..


Fernweh:

Almanca bir kelime: Fernweh: Daha önce bulunmadığın, uzak yerleri özleme anlamına geliyor. Tek kelimelik şiir gibi.
Anlıyor ve anlatıyor..

DOĞRU

"Kendinizi iyi hissetmenizi sağladığı sürece bir şeyin doğru olup olmadığını umursamamak; cebiniz doluysa paranın nereden geldiğini boşvermek kadar kötüdür.."
Carl Sagan

*
Sence halkın ezici çoğunluğu hakikatin ne olduğuna aldırıyor mu? Umurlarında bile değil! Sadece rahat bırakılmak ve hayal güçlerini besleyecek masallarla kandırılmak istiyorlar. Peki ya adalet? Şahsi ihtiyaçları karşılandığı müddetçe onlar için bu kavramın zerre ehemmiyeti yok."

Fedailerin Kalesi Alamut, Vladimir Bartol

Aklın gücünden kuvvetli olan tek şey kalbin cesaretidir... John Nash

Kimse senin nelerle başa çıkmaya çalıştığını, neleri yendiği, yenemediğini,, neler hissettiğini, neleri hissetmekten korktuğunu, içini, senden daha iyi bilemez. 

O yüzden dik yürü hep, kendine, sadece kendin lazımsın.

EY BUGÜN..

"Ey bugün,
Katlan bize biraz daha, çünkü gelip geçenlerden
başka bir şey değiliz. "
Mahmud Derviş

"Sen hangisisin?" Şehrin Azizleri

Bu dünyada iki çeşit insan vardır. Birisi konuşur, diğeri yapar. Çoğu insan sadece konuşur. Tek yaptıkları budur. Ama sözün bittiği noktada dünyayı değiştiren yapanlardır. Yaparken bizi de değiştirirler. Bu yüzden onları asla unutmayız. Sen hangisisin, sadece konuşuyor musun, yoksa yerinden kalkıp bir şey yapıyor musun? Çünkü inan bana, geri kalan ne varsa kahve dedikodusundan başka bir şey değildir.”

Şehrin Azizleri

yine de asiliz, asil!

"İnandıklarımız için bedel ödedik,
güvendik hep, hep yanıldık,
bazıları için ruhumuzu körelttik,
yine de asiliz, asil!
pişman değiliz.."
Andre Gide

"Her güzel şey biraz eksik ve her eksik biraz fazla bugünlerde..." Serkan Özel


hep gibiler...

"Herkes anlamlı anlamlı başını sallıyor. 
duygulanmış gibiler, 
etkilenmiş gibiler,
hüzünlenmiş gibiler. 
hep gibiler..."
.
Murathan Mungan

"Sürekli eksik olan, bir süre sonra gerekli de olmuyor..."


OLSUN

"Olsun diye bir sığınak var.
Eksik,yarım ve kırık tebessümlerle dolu.."
Caner Yaman....

Trauer”

"Çok korkunç şeyler olduğunda küçüklüğümden beri öyleydi derim ki kendime, ‘Şimdi iki seçeneğin var. Ya bu üzüntüyle düşersin ya her şeye rağmen başını dik tutar, ayakta kalır ve yürür gidersin. Ben başka bir şey bilmiyorum. Döndüm arkamı yürümeye başladım."
Ece Temelkuran

-
Almancada “Trauer” sözcüğü “üzüntü, keder, matem” demek.
Kelime kökünde “eğilmek, düşmek, kırılmak, başını eğmek” gibi anlamlar var.

Üzülmek eğilip kırılmaktır…

Bir yerde okudum, "bana odanın ışığı kapalıymış gibi hissettirme ne olur" diyordu, ne *nahif istek ama...

*Karıştırılan iki kelime naif ve nahif.

Naif Fransızcadan. "Yapmacıksız, saf" anlamında. Doğuştan gelen kabiliyet için de kullanılır. Mesela "naif ressam", böyle kabiliyeti olan kişi.


Nahif ise Arapçadan. "Zayıf, kırılgan" anlamında. "Çok nahif bir bünyesi var" denir.

"Muhtemelen yoluma ilişkin bir dizi yanlış karar aldım ve şimdi geriye bakınca, beni doğruya getiren de bu oldu.." Werner Herzog, Buzda Yürüyüş

-Yaşamım boyunca birçok yanılgıya düştüm. Bana çok acı çektiren yanlış kararlar aldım. Hiçbirinden pişman değilim, çünkü yapılması gereken yanlışlardı bunlar. O yanlışları ancak yaptıktan sonra onlardan kurtulabilirdim...
....Mina Urgan....

"Sen hiç bir kelebeği kalbinden öptün mü?"


Çocukluk

❝Çocukluk hâlâ, küçük bir köpek gibi eşlik ediyor bana, hani bir zamanlar neşeli bir yol arkadaşıdır da, şimdi bakmak ve kırıklarını sarmak, binlerce ilaç vermek zorundasınızdır ona, ellerinizde ölmesin diye.❞
Thomas Bernhard, Don

BİR ŞARKI

Yerime bir şarkı bırakıyorum dedi adam veda ederken ve kadın bir daha o şarkıyı hiç dinlemedi...

" insanlık " yok...

Uçurtma Avcısı' nda Hosseini " Afganistanda çocuk çok ama çocukluk yok " der. Dünya da öyle değil mi, insan çok ama " insanlık " yok...

“Fîhi mâ-fîh”

Fîhi mâ-fîh”
"Ne varsa içindedir" demiş ya Mevlana her şeyi kendi içinde ara..

*
Fîhi Mâ Fîh, Mevlânâ'nın Mesnevî ve Divân-ı Kebîr'den sonra en önemli eserlerinden biridir. Fîhi Mâ Fîh (içindedir ne varsa içinde /ne varsa onun içinde var, ne varsa onda var) Fîhi Mâ Fîh, altı bölümü Arapça, geri kalan kısmı sade bir Farsça yazılmış ve bir mukaddime ile kısalı uzunlu yetmişin üzerinde fasıldan oluşan bir eserdir. Bu fasıllar ya doğrudan doğruya ele alınan bir mesele ya da sohbet meclislerinde Mevlânâ'ya sorulan sorulara Mevlânâ tarafından verilen cevaplardan ibarettir. Mevlâna Celâleddin-i Rumî'nin meclislerindeki konuşmalarının, oğlu Sultan Veled veya müritlerinden biri tarafından yazılarak, sonradan bu notların bir araya getirilmesiyle meydana gelmiş bir eserdir.(Hemen hemen eserin bütününde Mevlâna'dan “Mevlânâ dedi; buyurdu ki; Hüdavendigâr buyurdu ki” şeklinde üçüncü şahıs olarak bahsedilmesi de Fîhi Mâ Fîh'in bizzat Mevlânâ'nın kaleminden çıkmamış olduğunun göstergesi kabul edilmiştir..)

"Düşman , hikayesini duymadığınız kişidir. " Slavoj Zizek


YUVA

“Ev ne zaman yuva olur?” sorusuna *Zizekvâri bir cevap:
Ev onu satın alamayacağımız şeylerle doldurduğumuzda artık yuvadır.

DOSTLIK NEDİR_

“Dostluk nedir , biliyor musunuz ? diye sordu.
-Evet , diye yanıtladı Çingene kızı ; kardeş gibi olmaktır , tıpkı elin iki parmağı gibi iç içe geçmeden birbirlerine dokunan iki ruh gibi.”
Victor Hugo

"Sen bir sabah perdeyi açtığında gün ışığı ve yaşam sevinciyle nefes almak gibisin Leyla.." Kaan Yanık


"Okuduğum bir İntihar notu şöyle sona eriyordu: "Tanrım kollarını açar mısın ? Sarılacak kimsem kalmadı.."

-Yukarıda ki görsel gerçek bir intiharın fotoğrafı. 1 Mayıs 1947 yılında Evelyn McHale henüz 23 yaşındayken Empire State binasının 83. katından atlayarak intihar etmiş ancak bir arabanın üzerine yatmış uyuyan bir kadın gibi görünmektedir. Onun ölümününbu fotoğrafı da “tarihin en güzel ölümü" olarak anılır.Fotoğraf sanatı açısından nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin bu isme katılmıyorum .Dinen yasak olduğu gibi kişisel olarak da fikrim hiçbir intihar iyi, güze veya çözüm yolu değildir. Albert Camus "Gerçekten ciddi bir tek felsefi sorun vardır, o da intihardır." der işte buna katılırım. Sanırım ötenazi de nasıl bedenin acıları bir yerde en kuvvetli ağrı kesiciler bile durdurulamıyorsa intihar da bu insanlar için bir tür ruh ötenazisi,.Hep şuna inanrım insan sınanmadığı acı hakkında konuşmamalı. Mehmet Pişkin intiharında veya diğerlerinde intihar videolarının altına yazılan ve artık ölen kişinin değil sadece ailesinin, sevdiklerinin okuyacağını bile bile yazılan tüm o acımasız sözlere ise asla katılamam ama. Kimseye zarar vermeden kendi hayatını sonlandıracak kadar korkunç bir karar verecek kadar mutsuz ve acı çeken bir insana:"Cehennemde ateşin bol olsun" denilecek kadar kötü bir ruha sahip olmayı anlayamam.Bir kaç ay önce akşam haberlerinde sanırım Amerika'da bir adam köprüden atlayarak intihar etmişti ve üstünde şu not bulunmuştu:"Tüm köprü boyunca tek bir kişi bana gülümserse kararımdan vazgeçeceğim."Kabul olur veya olmaz ben en çok bu çıkış yolunu bulamamış kayıp ruhlar için dua ediyorum. Allah bu dünya bizlerin veremediği huzur ve mutluluğu öbür dünyada versin.Hayat ne olursa olsun güzeldir ve daima bir yarın mutllaka vardır keşke bunu onlara söyleyebilseydim 

--Dünya genelinde 40 saniyede bir intihar girişimi oluyormuş. 1-2-3-4-5...40
En çok intihar edilen gün ise çarşamba (Haftanın ortası olmasının anlamı olabilir mi?) Mekan ise Golden Gate Köprüsü.Şair ve filozofların intihar oranları diğer insanlardan 18 kat daha fazlaymış. (1941’de ceplerine taş doldurarak Ouse Nehri’ne atlayıp yaşamına son verir Virginia Woolf,
Pavese, 1950 yılında Torino’da bulunan Roma Oteli’nde uyku
ilacı alarak hayatına son vermişti.,İran Edebiyatı’nın ‘Kafka’sı olarak anılan Sadık Hidayet ise 1951’de yaşadığı dairede havagazını açarak yaşamına son vermiştir.,Sylvia Plath, 1963'te uyumakta olan çocuklarının yanına süt, kurabiye bırakıp, çocuklarının kapısını gaz girmemesi için bantlayıp öyle intihar eder.1985'te Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı bağlamında Analizi’ adlı tezini bitiren Nilgün Marmara 2 yıl sonra balkondan atlayarak intihar eder.Soyadı kendi dilinde 'Çiçekli' anlamına gelen şair Marina Tsvetayeva. Kantinde bulaşıkçı olmak için başvuru yaptıktan 5 gün sonra kendini asar.)

Cam güzel, çünkü kalbi var, kırılıverir.

"Altınlarını cam karşılığı dağıtan Kızılderiliyi hiçbir zaman gülünç bulmadım. Cam, altından daha asil. İsrail peygamberlerinden beri lanetlenmiş bir maden, altın. Adı, tarihin bütün cinayetlerine karışmış. Pıhtılaşmış kan, insan kanı. Cam güzel, çünkü kirli bir mazisi yok. Cam güzel, çünkü kalbi var, kırılıverir."
Cemil Meriç

"Tanrı yaptı demek kolaydır, böylelikle soruyu cevaplamanıza gerek kalmaz." Richard Dawkins

-"Kafka'nın ahlaki mesajı “sacrificium intellectus"tur.(aklın inanca boyun eğmesi ). siyasi mesajı ise kendi kendini aşağılamadır.

Günther Anders

--Cavell'ın yorumunda Othello bir kesinliği kullanarak (daha rahatsız edici bir kesinliği örtbas eder.)ıstırap çekmesinin asıl nedeni bağımlılık bilgisidir ve neticede kendisini korkutan felaketi çözümü onu yok etmekte bulmuştur. 
Tragedya, diye devam eder Cavell, ’ Bu örtbas etme girişiminin sonuçlarından ya da bedelinden kaçmamıza izin olmayan alandır’.
Bel bağladığımız varlık yeni ahit'teki tanrı'yken, en azından reform sonrasında, onun kontrolümüz dışında olduğuna hiç şüphe yoktu; bel bağladığımız varlık bir insan olduğundaysa tamamen savunmasız kalırız."

Adam Philips

"Kulak verdiğimiz seslerde, artık susmuş olanların yankısı yok mudur?" Walter Benjamin

*Susmadığı halde farkına varmadığımız, anlayamadığımız ve ya özenle saklanmaya çalışmış sesler peki?1936 yılında müziğine karşı sergilenen Stalinist saldırıdan sonra, Şostakoviç onun müzik dilinde bir tür ikili
söylem geliştirdi, Kremlin'dekileri hoşnut etmek için bir biçim, bir sanatçı ve yurttaş olarak kendi ahlaki vicdanını tatmin etmek için bir başka
biçim kullanıyordu. Görünüşte zafer dolu bir sesle konuşuyordu. Ama Sovyet neşesinin tören sesleri altında daha yumuşak, daha melankolik bir ses vardı - sadece müziğinin dile getirdiği eziyeti hissetmiş olanların
duyabildiği o özenle gizlenmiş iğneleme ve muhalefet sesi. Bu iki ses Şostakoviç'in Beşinci Senfonisi'nde açıkça duyulabiliyordu ...

"Her türlü yorumu askıda bırakırım; anlamsızlığın gecesine girerim." Barthes

*Hermes bunu duysaydı çok hoşlanmazdı sanırım, Hermenötinin onunla anıldığını düşünecek olursak. "Antik yunan tanrısı Hermes , yer (insanlar) ile gök (tanrılar) arasında bağ kurucu ve yer yüzünde tanrısal olanın yorumcusu (hermesneuta) olarak kabul görmekte idi. Hermönetik (hermeneutics) sözcüğü bir metnin içrek (ezoterik) anlamının bulunması , bir metnin asıl maksadının anlaşılması anlamlarında kullanılmaktadır ve yorum ilmi olarak kabul edilir.Sonuçta ne de olsa her şey: anlam; anlam her şey ise. bir şeyin ne olduğunu sorarsanız yanıt hazır:Ona yüklediğiniz anlamdır."

Mutluluk tablom

"Küçük ve tatlı bir ev, bahçede kendi yetiştirdiğimiz çiçekler, ilham verecek kitaplar, mutlaka sanat, sevilmeye değer birkaç arkadaş, acı veya pişmanlık vermeyen masum eğlenceler, başını yastığa koyduğunda eksiksiz vicdan duygusu yaşatacak bir gün...işte benim mutluluk tablom.."
Joseph H. Doodson

UYAN DOROTHY

-Uyan Dorothy!Artık Kansas'da değiliz.
+Ben Dorothy'sem sen kimsin?
0z Büyücüsü

*Hepimizin ya okuduğu ya seyrettiği Oz Büyücüsü filminde bu replik geçer. (Frank Baum'un Kansas'da yaşayan Dorothy ve köpeği Toto'nun, bir kasırga sırasında hortuma kapılarak kendilerini büyülü Oz Ülkesi'nde bulmalarının ve dönüş yolculuklarının öyküsü.Bu yolculukta kendine sıradışı ve gerçekleştirmek istedikleri önemli birer dileği olan arkadaşlar da bulur. :Beyni olmayan Korkuluk bir beyin, kalbi olmayan Teneke Oduncu bir kalp edinmek; cesareti olmayan Korkak Aslan ise cesur olmak istemektedir. Hepsi de dileklerini gerçekleştireceğine inandıkları ulu ve esrarlı Oz Büyücüsü'nü ararlar.)Yukarıda ki söz artık bir replik olarak değil: "Artık taşrada değilsin, büyük şehre geldin , zaman gecti kurallar degisti olaylar bildigin alistigin gibi degil" anlaminda kullanilan bir Amerikan deyimi haline gelmiş.

"Başkalarını affetmek için bulduğun bahaneleri kendin için asla kullanamazsın."

Düşmanını sev, sana yapılanı affet , bunlar güzel erdemler. Ama ya en büyük düşman içimizde ki bizsek, kendimizi sevmeyi, affetmeyi başarabilir miyiz?"İnsanın kendine verdiği zararı kimse vermiyor ve sanırım insanın dostunu düşmanından olduğu gibi, kendisini de affetmesi başkalrından daha zor oluyor. Ama Halil Cibran'In dediği gibi:"Ve Tanrı 'Düşmanını Sev,' dedi, ben de ona itaat ettim ve kendimi sevdim." diye düşünmeliyiz belki d

MASUM DEĞİLİZ HİÇBİRİMİZ..

"Hiçbirimiz suçsuz değiliz.Çünkü her insan, geri kalan bütün insanların suçuna tanıklık eder..."
Albert Camus....

**
Demokritos, insanlığın durumunu anlamsız ve komik bulduğu için halk arasına hafif bir tebessüm ve alaycı bir ifade ile çıkarmış. Herakleitos ise, insanlığın durumuna acıdığı, ve üzüldüğü için daima asık bir yüz ve yaş dolu gözlerle dolaşırmış.
“Evinden dışarı adım atar atmaz gülmeye başlardı biri 
Öteki ise ağlamaya başlardı.”

"Kadın beklemiyordu, adam beklemiyordu. ama yine de aralarında bekleyiş mevcuttu.” — Maurice Blanchot - bekleyiş unutuş

*“Senin mutluluğun için gerekliyim dedi Helene. ama yaşamın için gerekli değilim.”
Simone de Beauvoir

YABANCI

"En sağlam kimliğe ona ‘sahip’ olduğunu fark etmediğinde sahipsindir; sen o’sundur. yani en çok, kendinin en az farkında olduğun zaman kendinsindir."
Richard Ssennet - Yabancı

Vergessen

"Yarın, seni ağlatan her şeyi unutacaksın…"
Halil Cibran

*
Aslında unutmak yerine belki de "vergessen" kelimesini kullanmalıyız. Vergessen : "unutmak, unutmaktan da çok kavranır, yakalanıp tutulabilir olmaktan çıkan, zihnin içinde yakalayamama.” anlamına gelen bir söz. Yakalamaya çalışmazsan gitmelerine de izin verirsin düşüncelerin

Ne change rien pour que tout soit différent

" Ne change rien pour que tout soit différent "/Her şey farklı olsun istiyorsan hiçbir şeyi değiştirme.
Jean Luc Godard

“Kendinizi Sevmeyi Unutmayın”

Kierkegaard, şöyle der kitabı “Kendinizi Sevmeyi Unutmayın”da;
“Asıl soru “olmak ya da olmamak” değil, olmayıncaya kadar ne olmamız gerektiğidir.”

*
Kim olursan ol, sonsuzluk sana sadece tek şey sorar: kendine has biçimde yaşadın mı, yaşamadın mı?"

Kierkegaard

HADİ GÜLÜMSE

"Güzellik denen şeyin gülümsemede saklı olduğuna inanıyorum. Eğer gülümseme bir yüzü güzelleştiriyorsa, o yüz gerçekten güzeldir. Gülümsemesi görünüşüne bir şey katmıyorsa, o yüz herhangi bir yüzdür. "
Tolstoy

"Hayat, satrancın aksine şah mattan sonra da devam eder. İsaac Asimov

*Savielly Tartakower:"Bir satranç oyunun üç aşaması vardır: Birincisi üstünlüğe sahip olduğunuzu umduğunuz andır, ikincisi üstünlüğe sahip olduğunuzu düşündüğünüz andır, ve üçüncüsü. Kaybedeceğinizi bildiğiniz andır! Nasıl taktisyen, bir şey yapılması gerektiğinde ne yapmasını biliyorsa, strateji ustası da bir şey yapılmaması gerektiğinde ne yapmaması gerektiğini bilir.Taş kaybetmemek için çok oyun kaybedilmiştir." der ve devamında:"Oyunun galibi sondan bir önceki hatayı yapan oyuncudur." diye tamamlar. Sonuçta hayat satranç olmadığına göre:" Terk ederek hiçbir oyun kazanılmamıştır. "deyip devam ediyoruz işte..

GERÇEK SEVGİ

"Gerçek sevgi bu demektir, bir insanın kendisi olmasına izin vermek.”
Ava Dellaira, Postacı Kapıyı Çalmayacak

GERÇEK



"İnandığınız her şeyin yalan olmasından daha kötü bir şey var, inanmak istemediğiniz bir çok şeyin gerçek olması..."