"Şubat asabi bir aydır. Belki devamlı soğuk olduğundan, belki de kıştan kaçmaya hiç fırsat tanımadığından. Şubat çaresizlik kokar. Sanki hayatın tek gerçeği soğuktur ve bahar denen karnaval, baştan sona bir yalan, bir hayaldir." (s.39)
"Mart ürkütücü bir aydır. İçinde her şey vardır. İyilik, kötülük, tehlike, güven, ihanet. Mart hayata benzer." (s.63)
"Nisan ayında iyimserlik, tıpkı yeryüzünün çekirdeğine yakın yaşayan ve dünya yıkılsa ölmeyecek olan kalın kabuklu böcekler gibi toprağın yedi kat dibinden çıkar ve göğün yedi kat üstüne tırmanır. Tam her şey bitti derken yeniden yaşama dönen bir hasta gibi. Hayat yeniden bir şeylere kanar, ölümsüzlük hevesine kapılır, bir kabustan uyanır, gözleri bir daha hiç kapanmayacak sanır... Aldanır." (s.81)
"Mayıs rüzgarların ayıdır. Çiçekler sevişsin diye her yerde birbiri ardına deli rüzgarlar eser." (s.95)
"Yaz aylarında şehir insan kokar. İnsanlar hangi duyguları yaşıyorlarsa öyle kokar." (s.113)
"Haziran vaatlerle dolu bir aydır. Başka bir mevsimin ve başka bir zamanın müjdecisidir. Sanki iyi bir şeyler olacakmış gibi. Ama hayal kırıklığıyla doludur. Baharın nasıl söndüğünü görür insan. Toprağın çatlaklarında bir hüzün. Haziran, hayal kırıklıklarının adıdır. Fırtınaları bol, yağmurları ürkütücü olur. Tam her şey artık değişiyor derken, tam bahara sevinmişken kışla tehdit eder insanı. Akılları karıştırır. Hayatın hiç de sanıldığı kadar tekin olmadığını acımasızca hatırlatır." (s.117)
"Eylül bu şehirde yaşanan en büyülü aydır. Işık bu ay da, dünyanın saklı tüm renklerini bir an da ortaya çıkartır." (s.169)
"Ekim, Tanrı'nın toprağı uysallaştırdığı aydır. Toprak uykuya yatar ve uyurken her şeyi kabule hazır olduğunu fısıldar." (s.183) Mine Söğüt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.