Translate

4 Nisan 2014 Cuma

"ELVEDA", DEDİ ÇİÇEĞİNE..

Elveda," dedi çiçeğine. Çiçekten bir karşılık gelmedi. "Elveda," dedi bir kez daha. Çiçek öksürdü, ama soğuk aldığından değildi öksürük.
"Saçmaladım," dedi sonunda küçük prense. "Bağışla beni, mutlu olmaya çalış…"
Küçük prens çiçeğinin ona sitem etmemesine şaşırmış, elinde cam fanusla kalakalmıştı. Bu sessiz tatlılığı anlayamıyordu.
"Tabii, seni çok seviyorum." diye konuştu çiçek. "Bunu şimdiye dek sana belirtmemiş olmam benim hatam. Aslında bu da önemli değil. Ama sen… Sen de benim kadar aptalca davrandın. Mutlu olmaya çalış… Faunusu da istemem.”
"Ama rüzgâr…"
"Soğuk algınlığım o kadar kötü değil. Gecenin serinliği iyi gelir bana. Çiçeğim ben."
"Ya hayvanlar?.."
"Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım. Çok güzel olmalılar. Kelebekler de, yani tırtıllar da olmazsa kimle dostluk edeceğim ki?… Sen uzaklarda olacaksın… Büyük hayvanlara gelince… Onlardan korkmuyorum. Pençelerim var benim."
Bunları söyledikten sonra küçük prense dört tanecik dikenini gösterdi. Sonra da, “Haydi sallanma. Gitmeye karar vermiştin. Git!” dedi. “

Küçük Prens

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.