Bir kadın tarafından dünyaya getirilen her erkek bu günün hakkını verirken, annesine borçlandığı şeyleri ödemiş olur.. Bu da memurun, subayın, burslu okuyanın mecburi hizmet yapması gibi bir şeydir.. Kötü tarafı ödemenin asla bitmemesidir..Adına “Sevgililer Günü” denilen ve erkek kısmına “mecburi hizmet” olarak dayatılan etkinliğin ritüellerini incelemiştik..Neydi onlar?Çiçek, kalp şeklinde çikolata kutusu, romantik akşam yemeği ve tek taş yüzük..Bu ritüellerden kaçma yollarını da öğretmiştik.. Geriye tek madde kalmıştı..kadınlara etkinlik sırasında nasıl hitap edileceği maddesi..
“Sevgili Ceylanım..”
Nedense sevgili illa ki bir hayvana benzetilir ama bu hayvanın sevimli türden olmasına özen gösterilir..
Ahalimizin yaratıcılığına(!) uygun olarak “Ceylan” en fazla itibar edilen benzetmedir..
Olayı istatistiğe vurursak, karşı cinsten olanların, yani nisa taifesinin yüzde on sekizinin “Ceylan” adı verilen ot obur mahlûkla özdeşleştirildiğini söyleyebiliriz..
Benzetmelerde kesinlikle “sığır cinsi” hayvan kullanılmaz.. “Benim inek gibi bereketli sevgilim..” türünden bir ilân görülmüyorsa sebebi budur..
Genel adı “davar” olarak geçen koyun, keçi gibi mahlûkları kapsayan benzetmeler de şartlı olarak mekruhtur..
Temsil; sevgilinin yumuşak huyundan giderek onu kesim zamanı gelmiş bir koyuna benzetmek olmaz..
Buna karşılık “süt kuzu” her zaman kullanılabilir bir benzetmedir..
“Biricik kuzucuğum..” diye başlayan bir hitaptan kadın kısmı tersine mânâ çıkarmaz..
“Ben hep kuzu mu kalacağım? İki yıl sonra ya bana dağlıç koyunum derse?” türünden endişelere kapılmaz..
Çünkü kadınların bilinç altı “hiç ihtiyarlamayacakları” fikrine göre şekillenmiştir.. Bunu da yüzlerine yeterince krem sürerek başaracaklarına inanırlar..
Sevgiliyi gazete ilânı marifetiyle teşhir etmek, bunu yaparken de kendi kalibresini ortaya koymak yiğitlere özgü bir sersemliktir..
Hem kelime başı para verip masrafa girerler hem de bir şeye benzemeyen ilânları ile bir fark yarattıklarına inanırlar..
Kimi erkekler olayı daha derinlere götürme eğilimindedir..
Romantik gösteri yapacağım derken kendilerini şebekleştirip, dosta düşmana güldürürler..
Bunların “Sevgililer Günü” mesajı psikiyatri biliminin ilgi alanına girer..
Kadınlara söylüyorum..
Eğer sevgiliniz veya kocanız durduk yerde “Sevgililer Günü” nü bahane edip, ipe sapa gelmez bir mesajı gazeteye vermişse..
Misal, şöyle laflar etmişse:
“Bambiciğim!!
(Bambi, ceylan yavrusu olup hedefteki kızın körpeliğini tarif eder..)
Seninle olmak, aşkın elektrotlarından aldığı enerji ile hareket eden bir sihirli halı ile bulutların üzerinde gezinmek gibiydi.. Meneviş gözlerindeki hareleri gökyüzünde karşılaştığım meleklerde bile görmedim..”
Zırvalamanın sonu olmadığından devam etmiyoruz.. Ama bu tür ilânların prototipi böyle bir şeydir..
ERKEN TEŞHİS..
Eğer erkeğiniz “Sevgililer Günü” gazına gelip, naçiz şahsınız için böyle bir ilân vermişse.. O ilânlı gazeteyi alıp bir psikiyatra koşun..
Muhtemelen erkeğinizde şizofrenik bozukluklar başlamıştır..
Bu aşamada erken teşhisin ilişkinize yararı olacaktır..
Bırakın psikiyatr ilânı okusun, gerekli teşhisi koyup tedavisi için adım atsın..
Şimdi erkekler üzerinden devam ediyorum..
İşte nisa taifesine uygulanacak “hitap şekli” böyle kritik günlerde önem kazanıyor..
Kendini bilen bir erkeğin aşırıya kaçmadan soruna bir çözüm bulması, kadını için en uygun hitabı keşfetmesi gerekir..
Bakın illa ki ilân verin, demiyorum.. Onu bedavaya getirmenin yolu var..
Alırsın gazeteyi.. İsimsiz ilânların birini seçer, kadına “Bunu senin için yayınlattım..” diye gösterirsiniz..
Ceylanım, bambim, kuzucuk, kelebeğim, tavşanım diye başlayan yüzlerce hitaptan biri size uyacaktır..
Önemli olan yüz yüzeyken veya cepten SMS atarken nasıl hitap edileceğine karar vermektir..
Kadınlar, kendilerinde ne eksikse onu tedarik etmenin hayalini kurarlar..
Şişmansa bir manken gibi incelmek ister.. Boydan kısaysa “on beşlik inşaat çivisi” gibi topukları olan ayakkabı giyerek bunu telafi edeceklerini düşünürler..
O yüzden en çok hoşlanacakları iltifat; onları, eksikliğini hissettikleri konuda mükemmelmiş gibi göstermek, buna uygun benzetmeleri bulmaktır..
Diyelim kadının suratı ramazan pidesi gibi yusyuvarlak..
Üstelik yanakları dolgun olduğundan kafası şaşama cinsi ithal kavun gibi kıvrımsız duruyor..
Yani neye benzetirsen benzet uymuyor..
O zaman olayı manevi değerlere kaydıracaksınız.. “Senin yüzünde sırrını çözemediğim bir gizem var, beni çok etkiliyor..” diyeceksiniz..
İnandırmanız için şiddet uygulamanıza gerek yok, inanacaktır..
Kekeme kızlara “Tuti Dilli’m..” demek, tombul kızlara “Güvercinim” diye hitap etmek bu kapsama girer..
Erkeğin karşı cinsle ilişkide sonuna kadar kazanması mümkün değildir.. Önemli olan günü kurtarmaktır..
Çok şükür bu yılı atlattık.. Önümüzdeki “Sevgililer Günlerine..” bakalım..
:)))))))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.