Translate

21 Şubat 2013 Perşembe

PARÇALANDIM



Parçalandım
Ve her bir parçam ayrı yere bıraktım

Birini açık denizlerin en derin yerine attım
Kürek çektim, uzaklaştım, dönüp arkama bakmadım bile

Birini yüksek dağların zirvesine çıkardım
Hiç kimse kurtarmasın, kurda kuşa yem olsun diye

Birini hiç unutmadığım o küçük şehirde bıraktım
Dönemedim, kimbilir, belki dönsem de bulamazdım

Önce savruldum yok oldum
Sonra dinlendim duruldum
Ve her giden parçam yerine
Yenisini doğurdum

Daha güçlü, daha sakin
Daha mutlu, daha suskun
Daha olgun, daha kırgın
Daha yalnız, daha yorgun

Birini tandık bir vişne ağacının dibine ektim
Soramadım filizlendi mi, sürgün verdi mi

Birini çok sevdiğim bir dostta unuttum
istedim, geri vermedi, meğer benden pek haz etmezmiş 

Birini büyük bir aşk uğruna ateşlere attım
Bilerek, isteyerek, ama asla pişman olmadım

CANDAN ERÇETİN..

18 Şubat 2013 Pazartesi

TAKE ME DOWN TO MY HOME/I WONT CRY OUT ANYMORE


Take me back to my boat on the river
(beni ırmaktaki sandalıma geri götür)
I need to go down, i need to come down
(gitmeye ihtiyacım var,inmeye ihtiyacım var)
Take me back to my boat on the river
(beni ırmaktaki sandalıma geri götür)
And i won't cry out any more
(ve artık ağlamayacağım)
Time stands still as i gaze in her waters
(onun sularına dikkatle bakarken zaman durur)
She eases me down, touching me gently
(beni sakinleştirir,bana nazikçe dokunur)
With the waters that flow past my boat on the river
(ırmaktaki sandalımdan sular akarken..)
So i don't cry out anymore
(o yüzden artık ağlamıyorum)

Oh the river is wide
(ırmak geniş)
The river it touches my life like the waves on the sand
(ırmak hayatıma kumların üzerindeki dalgalar gibi dokunuyor)
And all roads lead to tranquillity base
(ve bütün yollar huzurun temeline çıkıyor)
Where the frown on my face disappears
(çatık kaşlarımın yok olduğu yere)
Take me down to my boat on the river
(beni ırmaktaki sandalıma götür)
And i won't cry out anymore
(ve artık ağlayamacağım)

Oh the river is deep
(ırmak derin)
The river it touches my life like the waves on the sand
(ırmak hayatıma kumların üzerindeki dalgalar gibi dokunuyor)
And all roads lead to tranquillity base
(ve bütün yollar huzurun temeline çıkıyor)
Where the frown on my face disappears
(çatık kaşlarımın yok olduğu yere)
Take me down to my boat on the river
(beni ırmaktaki sandalıma götür)
I need to go down, with you let me go down
(gitmek istiyorum,gitmeme izin vermenle birlikte)
Take me back to my boat on the river
(beni ırmaktaki sandalıma götür)
And i won't cry out anymore
(ve artık ağlayamayacağım)
And i won't cry out anymore



12 Şubat 2013 Salı

HADİ YA...


LA LETTERA SCARLATA..

"AŞK VE NEFRET NE KADAR YAKIN..AMA BİRİ ÖLMEDEN ÖTEKİNE KAVUŞAMIYORUZ.."


"TANRININ GÖZÜNDE GÜNAH NEDİR?SÖYLEYEBİLECEK OLAN VAR MI?"

"HER GÜN DUYDUĞUM BAŞKALARININ ÖVGÜLERİNDEN BUNALINCA GİDİP GÜNAHKARLARIN EN REZİLİ OLDUĞUMU ANLATABİLECEĞİM BİR ARKADAŞIMIN YADA CAN DÜŞMANIM OLSAYDI EĞER RUHUM AYAKTA KALMAYI BAŞARABİLİRDİ BELKİ..GERÇEĞİN BU KADARI BİLE BENİ KURTARABİLİRDİ..AMA ŞİMDİ HERŞEY SAHTE...HERŞEY BOŞ..HERŞEY ÖLÜ.."

(GARY OLDMAN'IN PEDER ROLÜNDE OLDUĞU KIZIL LEKE FİLMİNDE Kİ OLAĞANÜSTÜ KONUŞMASI...)

ÖLDÜĞÜNDE RAHAT UYUMA SEVGİLİM..HAKKIMI HELAL ETMEDİM..


BİR DE "HAKKINI HELAL ET" DERLER GİDERKEN..
HARAM ETTİKLERİ HAYAT İÇİN HELALLİK İSTERLER..


HAPPY VALENTINE'S DAY...








MY BEST CNBC-E TV SERIES

EN SEVDİĞİM CNBC-E DİZİLERİ...










TO KILL A MOCKINGBIRD




BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK...

AMELIA..





1927 yılında Pasifik Okyanusu üzerinde uçarken kayboldu ve bir daha da bulunamadı..Atlas okyanusunu ilk defa uçarak geçen kadın pilot Amelia Earthart...

LE NOTTI BIANCHE

BEYAZ GECELER..


LE NOTTİ BIANCHE..


(DOSTOYEVSKİ'NİN KİTABINDAN UYARLANAN VİSCONTİ FİLMİ..)