"...Çok seversen hapset kültürüyle büyümedik mi, yetişmedik mi çağlar boyu..Eros çok sevdiği aşkı Psykhe'yi hapsetmiş büyülü sarayına,masallarda krallar kraliçeler sevdikleri çocuklarını başına bir şey gelmesin diye kulelere hapsetmiş.. Görüyorsunuz ya, birini çok seversen, hapset. Hapset ki zarar görmesin senden başka kimseden..
"Seni kalbime hapsettim" demeye başlamış aşıklar birbirine ne çok sevdiklerini göstermek için. Hapsedildikleri saraydan bir süre olsun çıkabilmek için izin ister olmuşlar birbirlerinden , "senin sahibin benim" ya da "benim sahibim sensin" diyerek büyük aşklarını tescillemişler birbirlerine, sahipliğin başladığı yerde hapsetme de başlar, bile bile seve seve sahiplenmişler, hapsetmişler birbirlerini.Kimimiz esareti sevmiş kimimiz hükümdarlığı..
Bazen de kendi kendimizi hapsetmişiz bir başkasına gerek olmadan. Sahip olduğumuz her şey bizi hükümdar yaptığı kadar esir de yapar, sahip olduğun her şey senin özgürlüğünden bir parçayı çekip alır. Sahip oldukların ne kadar fazlaysa, sorumlulukların da o kadar fazladır.
Toplum içinde saygınlığa sahipsindir;
"kontrollü davranış" hücresine hapsolursun,
İyi bir işe sahipsindir; zamanını hapseder,
Büyük bir aşk; tamamıyla kendini, zamanını, geleceğini hapsetmeni senden isteyecek kadar bencildir.
Ne kadar seversen o kadar hapsolursun.
Sahip oldukların çekip gidebilme özgürlüğünü hapseder, arkanda bırakmaya korktuğun, vazgeçemeyeceğin ne kadar şey varsa o kadar esirsindir hayatta.. Oysa ki ne esir ne hükümdar sadece "ben" olmak istemeliyiz..
vazgeçebildiğimiz ve vazgeçilebildiğimiz kadar özgürüz.."
ZardanAdam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.