Translate

1 Mart 2014 Cumartesi

İnsan diğer insanlardan gelen bir adaletsizliği -küçük ya da büyük- kabul etmeme hakkına sahiptir, ama bunu Allah’tan gelen bir imtihan olarak kabul etmeme hakkına sahip değildir.

- Bab’Aziz! Bu yol yanlış!
+ Yolu biliyor musun, küçük melek?
- Hayır ama diğerleri diğer yoldan gidiyorlar!
+ HERKESİN KENDİ YOLU VARDIR, Ishtar.
- Bab’Aziz, yolu kaybettik.
+ Biliyorum benim küçük meleğim.
- Hala çok uzak mı?
+ Artık değil..

* * *
Bab’aziz: Ölümden neden korkuyorsun? Ölüm korkunç değildir. ölüm bir son olabilir mi hiç? Başlangıcı ölüm olmayan bir hayatın, sonu ölüm olur mu hiç? Anasının rahmindeki bir çocuğu düşün. ona deseler ki, “dışarıda mavi bir gökyüzü, dağlar tepeler, sımsıcak bir güneş, ovalar, ağaçlar, yüce denizler, başka başka insanlra, şehirler var, senin içinde olduğun bir karanlıktır”, doğmumış çocuk bunlara inanır mı? İnanmaz tabi ki, kendi karanlığında kalmak ister. aynı bunu gibi bilmeyen, inanmayan insan korkar ölümden. Benim düğün günümde üzülme.
Hasan: Düğün günü mü?
Bab’aziz: Düğün günü tabi ki. sevdiğime kavuşacağım gün..

* * *

+YÜRÜMEK YETERLİ, SADECE YÜRÜMEK…
- Peki ya kaybolursak?
-+ İNANCI OLAN KİŞİ ASLA KAYBOLMAZ. Herkes yolunu bulmak için, en değerli hediyesini kullanır..yüreğini..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.